Porno Musical.ly'deki En Kötü Şey Değil
Posted On 16 Mart 2018 Cuma at zaman: 18:35 by sadunkal
Şu makalenin çok da profesyonelce olmayan bir çevirisi, düzeltme önerilerine açığım:
Kızım 10 yaşında. Musical.ly
uygulamasını telefonuma yüklememi istiyor ki komik müzik
videoları çekebilsin. Herkeste var, diye ağlıyor, hatta
annesi FBI ajanı/sosyal yardım işçisi/pediatrist/çocuk
bakıcısı olanlar bile.
Vauv. Pekala. O
halde...
Kızım okuldayken
uygulamayı telefonuma indiriyorum ama hesap açmadan içeriği
görüntülememe izin vermiyor. Chardonaynay49 ismiyle bir hesap
açıyorum, sonra onu silip daha az annesel bir isimle hesap açıyorum
– gummibear9 (jelibonayıcık9) .
Tek kelime
deneyimimi özetliyor: HayattaOlmaz-ÇocuğumBuUygulamayıEdinmeyecek.
Musical.ly masum
görünüyor – sadece müzik videoları çeken çocuklar, ve öyle,
ama daha çok böyle: Milyonlarca kullanıcının internete yüklediği
içerik, aynı zamanda canlı yayın da yapabiliyorlar, ben de
Musical.ly yi kullanırken ilk pornoyla böyle karşılaştım. Çok
yardımsever çıplak bir adam kendi canlı yayınını canlı olarak
yayınlıyordu (ne demek istediğimi anladınız).
E çocuklar nasıl
olsa böyle şeyleri eninde sonunda görecek değil mi? Şimdiden
görmelerine izin verebiliriz. Oldu olacak şimdiden sarhoş
olmalarına, kafaları çekmelerine de izin verebiliriz. Sonsuza dek
onları bir kabarcığın için tutamayız. 8 yaşındaki çocuklar 5
yıldır altbezi kullanmıyor; eğer oturağa işeyebiliyorsan,
internette de kendini idare edebilirsin değil mi? Haklı mıyım?
Aşırı tepki
gösterdiğimi düşünen arkadaşlar kızımın hesabını özel
e çevirirek sübyancıları uzak tutabileceğimi söylüyor, ama
sübyancılar benim en büyük kaygım değil. Nedeni de bu:
Farzedelim çocuğunuzu görünmez yapabilirsiniz. Görünmez
çocuğunuzu şehir merkezinde herhangi bir alışveriş merkezinde
bırakıyorsunuz. İçerde kim var hiç bir fikriniz yok –
şanslıysanız içerisi Nobel Barış ödülü kazananlarla,
seritifikalı pediatristlerle dolu, ve J.K. Rowling. Dua edin içerisi insanlığın en kötü
örnekleriyle dolu olmasın. Kimse çocuğunuzu göremiyor, ama
çocuğunuz herkesi görüp herşeyi duyabiliyor. Bunu yapar
mıydınız?
Tabii ki
yapmazdınız. Çoğu ebeveyn çocuklarının kime ve neye maruz
kaldığına dikkat ediyor. Çocuğunuzun hesabı görünmez olsa
bile, gene de tüm benliğiyle orada olacak, ve herşeyi
içine alacak.
“Affedersiniz, bir vampirle
çiftleşen çizgifilm bir ayıyı nerede bulabilirm?”
“19 numaralı reyon, B bölümü,
sonsuz içeriğin sol tarafında.”
“Teşekkürler.”
“Problem değil. Benim adım
Sosyal Medya. Dilediğinizce 2 milyar insanın kişifel
fotoğraflarını, videolarını ve ağız ishalini -yorumlarını-
keşfedebilirsiniz.”
Sosyal Medya insan
hayalgücünün Costco su gibi (bir tür üyelik gerektiren ucuz
market zinciri sanırım -S). Willy Wonka ve Çikolata
Fabirkası'ndaki o şarkıyı hatırlıyor musunuz? “Benimle
gel/ ve saf hayal gücünden oluşan bir dünyada olacaksın..”
Kulağa harika geliyor. Ta ki çocuğunuzun kimin hayal dünyasına
girdiğini hesaba katana dek.
Ahh. Ama çocuğum
çıplak fotoğrafları ve şiddet içeren videoları youtube'da
görünteleyemiyor, çünkü ebeveyn kontrollerini açtım.
İyi yapmışsınız. Fakat maalesef, ebeveyn kontrolü 12 yaşındaki
Gabbie Green'in intiharını engelleyemedi, bir çok sosyal medya ve
mesajlaşma platformunda diğer çocukların siber-zorbalığına
maruz kaldıktan sonra. Snapchat, Instagram, Musical.ly, Facebook,
Kik uygulamarında “ebeveyn kontrolü” diye bir şey yok. Marco
Polo, Yellow, SayAt.me ve Monkey adlı mesajlaşma uygulmalarında da
yok (hiçbirini bilmiyorum ama popüler şeyler olsa gerek -S). Liste
böyle gidiyor da gidiyor. Ve hayır, çocuğunuzun söylediklerini
gözden geçirmeniz mümkün değil (veya çocuğunuza söylenenleri)
çünkü çoğu mesaj yollandıktan sonra silinebiliyor yahut
yollandıktan sonra kendi kendini siliyor.
Soru: benim
çocuğumun senin çocuğuna haftanın 7 günü 24 saat erişimi
olmasını istiyor musun?
İyi. Çünkü ben de senin çocuğunun benim çocuğuma öyle bir
erişimi olmasını istemiyorum. Gençlerde frontal cortex (önbeyin,
ön lob) gelişimini henüz tamamlamamış oluyor. Dürtüsel ve
ben-merkezci oluyorlar. Korkunç kararlar verip bir köpekbalığından
daha zalim olabiliyorlar. Ayrıca çatışma yönetimi becerileri de
berbat. 6. sınıf (11-12 yaş) öğrencileri henüz saçlarındaki
nemlendiriciyi bile durulama konusunda ustalaşmış değiller, ve
biz onlara sınırsız halka açık ifade etme gücü mü veriyoruz?
Ülkenin başkanı bile internette kendini kontrol edemiyor, stabil
bir dahi olmasına rağmen.
Kime hangi gücü vermemiz gerektiği konusunda dikkatli olmamız
gerektiği açık.
Ama Musical.ly ye geri dönelim...
Porno Musical.ly
deki en kötü şey değil
En
kötü şey, çocukları (8 yaşından başlayarak) kendilerini
cinsel objelere çevirirken izlemek. Bunu doğru yapan çocuklar
(genç Kardashianlar) takipçi kazanıyor. Yanlş yapan çocuklar
-yeterince “seksi” olmayan, yeterince komik olmayan, yeterince
kavrama becerisi olmayan çocuklar- yorumlarda açık açık alay
ediliyor. Daha kötüsü, “yüz kızartan” lip-sync ler yapan
çocuklar “Musical.ly Yüz Kızartan Video Derlemelerinde”
(“Musical.ly Cringe Compilation” )
ölümsüzleştiriliyor.
Bu videoların bazıları 5 milyondan fazla izlenmiş. Kalbim sadece
istismar edilen çocuklar için sızlamıyor, Musical.ly de (veya
Youtube) gezinirken bütün bu çirkinliğe tanık olan tüm çocuklar
için sızlıyor.
Daha
da kötüleşiyor...
Musical.ly
filtrelerini aşan bir tür şifreli dil var. Bazı çocuklar kendi
videolarını şöyle etiketliyor thot
– That Ho Over There (oradaki fahişe?)- yahut
fgirl, sxy, whooty (white girl with booty – koca popolu beyaz kız),
sin (günah). Bunları
takip etmeye çalışırken bol şans, bu şifreler haftadan haftaya
değişiyor. Bir de şarkı sözleri var- kolayca etkileniyorsanız
burada okumayı bırakın- kaba, sert sex üzerine şarkı söyleyen
çocuklar. 9 belki 10 yaşında gördüğüm küçük bir erkek çocuğunun kullanıcı ismi cinsel açıdan o kadar grafikti ki okduğum şeyi
anlamakta güçlük çektim. Küçük bir çocuk. Genç de değil.
Çocuk.
...Ve
çok daha kötüsü
#killingstalking
(takip edip öldürme) etiketli Musical.ly ler var, bunlar erkek
çocuklarının kızların boynuna bıçak dayadığı karanlık
temalı (sanatsal? duygusal?) videolar. #selfharm (kendine zarar
verme) etiketli, intihar seçeneklerini gösteren videolar var –
küvetler suyla doluyor, jilet/bıçak görüntüleri, artık yaşamak
istemediğini söyleyen kız çocuğu sesi. Göğsü kanayan bir
erkek çocuğu videosu da gördüm (evet, gerçek kan). Gördüğüm
bir kızın uylukları da o kadar kesikler içindeydi ki bu makaleyi
yazmaya ara vermek zorunda kaldım. Uzun bir ara. Görüntüler
derinden rahatsız edici. #cutter (kesici) ve #triggerwarning
(tetiklenme uyarısı) ve #anorexic (anoreksik) videoları var. Yeme
bozuklukları olan bazı akıllılar da videolarını proana
(pro anorexia - anoreksi taraftarı) diye etiketliyor. 11.000 den
fazla #selfhate (kendinden nefret etme) etiketli video buldum. Böyle
gidiyor da gidiyor. Her etiketin kendi sihirli gardrobu var, her
zaman kış olan ama asla Noel olmayan
bir aleme açılan bir kapı. Sanki Narnia ama Aslan eksik. O halde
çocukları kim kurtaracak? Görünüşe bakılırsa, diğer
çocuklar.
Küçük
Çocuklar kendilerinden azıcık daha büyük diğer küçük
çocukları kurtarmaya çalışıyor Musical.ly'de (Evet, bu cümleyi
bilerek yazdım)
Çabaları
güzel gözükebilir, hatta umut dolu gözükebilir, ama değil. Bir
çocuğun başka bir çocuğun karanlığına adım atması güzel
değil, yanlış. Bir #intihar videosunun altında şu yorumu gördüm:
“Sen güzelsin lütfen kendini öldürme, ben 10 yaşındayım ama
arkadaşın olurum”. Çocuklar esprili çizgifilmler izlemeli,
bisiklete binmeli, çamurla mamurla oynamalı, sanat yapmalı,
Minecraft oynamalı, satranç öğrenmeli, ve kötü sihir
numaralarıyla canımızı sıkmalı. Diğer çocukların kendilerini
öldürmesini engellemekle uğraşmamalı.
Fazla
mı dramatiğim?
Orasını
size bırakıyorum, tek bir şartla. Hayatınızın birkaç haftasını
bu etiketlere ayırın. #fgirl (fuck ile kız kelimesinin birleşmiş
hali gibi) ve #cutting dünyasının içinde sürünün. Bir süre
zaman geçirin. Unutmayın, içerik sürekli değişiyor, o yüzden
öyle hemen bir girip çıkıp sonra netflix'te dizi izleyerek
anlayamazsınız. Gerçekten anlamak için, Musical.ly yi -ve
herhangi bir sosyal medyayı- bir çocuğun kullandığı gibi
kullanmalısınız.
Bana
en çok sorulan soru
“Ebeveynleri
bu çocukların böyle videolar paylaştığını/izlediğini biliyor
mu?” Tabii ki hayır. Dylan Klebold'u hatırlıyor musunuz?
Columbine olayında okulda ateş açan çocuklardan biriydi, depresif
olan (psikopat olan değil -o Eric Harris idi, onun toksik arkadaşı.)
Dylan nazikti, komikti ve öğretmenleri tarafından çok sevilirdi.
İyi bir aileden geliyordu -ebeveynleri ile de yakındı, özellikle
babsıyla. Çocuklarının intihar eğilimi hakkında hiç bir
fikirleri yoktu, cinayet eğilimi hakkında da. Kendilerine zarar
veren veya şiddet eylemleri gerçekleştiren çocukları
duyduğumuzda korkunç ebeveynler hayal ederiz: Eh, durumu bu
açıklıyor! Dylan'ın annesi sevgi dolu, pratik ve dikkatli
birisiydi. O sendi. O bendi. Çocuğunun öğle yemeği arasına
küçük notlar sıkıştıran cinsten bir anneydi. Burada
öğrenilmesi gereken ders sosyal medyanın ve şiddetli bilgisayar
oyunlarının çocukları intihara ve okulda ateş açmaya
sürüklemesi değil. Ders, biz ebeveynlerin çocuklarımızı
zannettiğimiz kadar iyi tanımadığımız/bilmediğimiz. Bildiğimiz
tek şey ergen beyninin hassas, duyarlı olduğu ve kolayca
etkilenebildiği. Çocuğunuzun beyninin ne gördüğü ve ne ile
vakit geçirdiği önemli.
Dylan'ın
annesi bir kitap yazdı. Yürek burkucu ve göz açıcı. Haftalar
önce bitirdim ama bir parçası aklımdan çıkmıyor: “Dylan'ın
günlüğüne yazdıklarını o hayatta iken okumuş olmak için feda
etmeyeceğim hiç bir şey yok; o karanlık boşluktan onu ve
kaybolan diğer masum hayatları hala çekip çıkarma şansımız
varken.”
Yukardaki Musical.ly ekran alıntısına bakın, altındaki yorumu okuyun ("Keşke ben de senin gibi görünseydim" yazıyor). Dışarlarda bir yerde bu kızın annesi muhtemelen kızının komik lip-sync videoları izlediğini düşünüyor, boşluğa uzandığını değil. Bu vakada anoreksi çağırıyor. Dylan'ın vakasında intihar çağırıyordu. Diğerleri için, kendinden nefret etme dolu yaşayan bir cehennem. Sıfır bildirim. Sıfır takipçi. Sevginin yokluğu -diğer çocukların binlerce takipçi, beğeni ve kalplerle edindiği türden bir sevgi- somut bir kanıt: Dünya benim bir kaybeden/ezik olduğumu düşünüyor. Kendi yüzlerini çirkin kelimesiyle etiketleyen çocuklar var. Dünyanın bunlardan tabii ki haberi yok. Ama çevrimiçi kimliği olan bir çocuk için, bu reddedilme hissi küresel.
Bütün çocuklar karanlığın içine kaymıyor, ama çoğu yaklaşıyor. Neden? Çünkü beyinleri dürtülere karşı duyarlı. Beyin doktorları bu şekilde açıklıyor: "Limbik sistemde önemli değişiklikler meydana geliyor, bu kendini kontrol edebilme becerisini, karar verme yetisini, duygularını ve risk-alma davranışlarını etkiliyebiliyor. Beynin ön lobunda aynı zamanda miyelin sentezi artışı yaşanıyor, bu da ergenlikteki bilişsel süreçlerle alakalı." Yani şöyle de diyebiliriz; çocuğunuzun beyni yarı-pişmiş durumda. Çocuğunuza çevrimiçi anahtarları teslim etmeden önce bu zafiyet hakkında iyice düşünün.
Soru: Çocuğun telefonda ne kadar vakit geçiriyor?
Herhangi bir ekranda? 8-12 yaş arası günde ortalama 4 saat, gençlerde bu süre kaydadeğer ölçüde daha fazla. Bu çocuklar yetişkin olarak topluma girdiğinde ne olacak? Kendi hayal dünyalarını keşfetmek için asla kesintisiz zaman tanınmayan, boş bir sayfa bulamayan çocuklar kime dönüşecekler? Veya çevrelerindeki zengin, karmaşık dünyadan -sanattan, hikayelerden, boş bir alandan, gerçek insanların gerçek hayat hikayelerinden bir şeyler alma fırsatı bulamayan çocuklar -onun yerine yabancıların homojen, hiper-seksüelleştirilmiş sanal dünyalarından ilham alan çocuklar.
Nefes almak için alan
Eğer çocuğunuzun bir çevrimiçi benliği yoksa, büyük ihtimalle sosyal çevresi de kısıtlıdır -okuldan arkadaşlar, komşular, aile. Okulda zor bir gün geçirdiyse, öğleden sonra çalan zil onu özgür kılıyor. Okulda öğle yemeğinde ona sataşan ahmaklar onunla birlikte akşama evine kalmaya gelmiyor. Düşünmek, sizinle olmak, okumak, köpeğine sarılmak, kendini ve cesaretini toplamak için bir alanı var. İnternetteyse okul zili yok, kaçış yok; kızının varlığı küresel, hataları da öyle. Alay edilme kalıcı. Ergenlik zaten fiziksel olarak yeterince asap bozucu, bir çocuktan ayrıca bir de çevrimiçi ego idare etmesini istemek, uçak düşerken ipliği iğneye geçirmeye çalışmasını istemek gibi.
Çevrimiçi benlik ticarileştirilmiş bir benlik
O benlik kaç "Like/Beğeni" değerinde? Kaç takipçi? Bir çocuk değerinin bir sayı tarafından belirlendiğini çabuk ve sert bir şekilde öğrenir. Olumsuz düşünce zincirleri kaçınılmaz: Diğer herkesin daha çok takipçisi var. Diğer herkesin daha çok beğenisi var. Dün postaladım ama sadece 2 kişi beğendi. Araştırmalar gösteriyor ki 10 yaşlarındaki genç kızlar bile kendi beden imajlarıyla ilgili sıkıntı yaşıyor, Instagram kullanırken anksiyete/endişe maduru oluyorlar. Time dergisindeki bir makalede, Frances Jensen (Pensilvanya Üniversitesi Perelman Tıp okulunda Sinirbilim bölümü başı), Sosyal medya ve akıllı telefonlar anksiyete ve depresyonun en temel sebebi değilse bile "Hızlandırıcı etkileri olabilir, bir ergenlik endişesinin kıvılcımını alevlendiren benzin etkisi yaratabilir" diyor.
(Buradan sonrasını çok da içime sinerek tercüme etmedim açıkçası, biraz çaresizlikten doğan garip öneriler, ama orasını şimdilik fazla kurcalamadan tercümeye devam -S)
Orada mısın Bill Gates? Benim, Çocukluk
Eğer Bill ve Melinda Gates dinliyorlarsa belki Amerikan çocukluğunun bu manzarasını değiştirecek bir şeyler yaparlar.(Melinda endişeli bir anne olarak bu konu hakkında kendisi de bir makale yazdı.) Belki Melinda ve Bill bir teşvik teklifinde bulunabilirler. Mesela bu nasıl: Eğer bir çocuk BÜTÜN sosyal medyadan uzak durursa -Snapchat yok, Instagram yok, Musical.ly yok, KiK yok vs.- 16 yaşına gelene kadar, Gates derneği çocuğa 1600 dolarlık bir çek yazacak 16. yaş gününde. O parayı da çocuk dilediği gibi kullanabilir -kolej masraflarına yatırmak zorunda değil. Alışveriş yapabilir! Arabaya yatırabilir! Konser biletleri!
Çocuklara bundan daha önemsiz başarılar için para ödülü verdiğimiz oluyor- bowling turnuvaları, heceleme yarışları, sanat müsabakaları. "Mahalle" baskısına karşı galip gelmekten daha çok ödülü hak eden ne olabilir? #16için16. (veya o imkansız gibi geliyorsa, #15için15.) Sosyal medyayı öteleyen gençler de var. Mesajlaşıp telefonlaşıyorlar ama içinde gezinip bir şeyler postalamıyorlar. Bağımlılığı reddediyorlar. Burada ve burada yapılabileceğine dair kanıtlara ulaşabilirsiniz.
Bu da kendi kendinize yapabileceğiniz versiyonu: Her ay 23 doları bir kenara ayırarak, çocuğunuzun 10 yaş ile 16 yaş arasındaki sürede 1600 dolar biriktirip onu zor bir işi başarıyla tamamladığı için ödüllendirebilirsiniz -ayrıca elinizde de 56 dolar kalır onu da orta-yaşlı kendinize bir şarap ve atıştıracak tuzlu bişeyler almak için kullanabilirsiniz. İyi bir pazarlık. Artı, çocuğunuzun bir arkadaşı: "Aman tanrım! Instagram'da yoksun!" dediğinde çocuğunuz da "Evet, ve bunun için ödeme bile alıyorum" şeklinde durumu kurtarabilir. Ülkenin geleceğine yatırım olarak nasıl ama?
Çocuğunuz için şu anda yapabileceğiniz iki şey:
- Eğer çocuğunuzun bir iPad'i varsa, Safari'yi etkisiz hale getirin. Artık iPad in küresel ağız ishali deposuyla bağlantı kapısı yok. Sadece sizin sunduğunuz uygulamaları kullanabilirler. Bing bang boom. Gayet kolay.
- Sadece hayır deyin. Bir kere Musical.ly ve Instagram gibi sosyal medyaya evet dedikten sonra, geri almak gerçekten çok zor.
Pediatristinizin de size destek olmasını sağlayın. Çocuğunuzla bir dahaki ziyaretinizde doktora önceden yazılmış şöyle bir not iletin: "Johnny ... için yalvarıyor (varsayalım Johnny "BÜTÜN" arkadaşlarının oynadığı şiddet içeren bir oyunu istiyor.) Johnny'ye sebzelerini yiyip yemediğini sorduktan sonra, lütfen yaş sınırı olan yetişkin içeriğe sahip oyunları oynamaması gerektiğini hatırlatın. Teşekkürler! 😉"
Bing Bang Boom. Şimdi bilim de sizin arkanızda. Çocuğunuz size gene kederlenirse "Ama Pediatrist'i dinlemezsem ben nasıl bir anne olurum?" şeklinde yanıtlayabilirsiniz.
(Bu kısımdan tiskindim açıkçası dalavere falan da neyse. Dürüstlük gene daha sağlıklıdır sanki. -S)
İnsanlar bana hayalci diyor...
Geçenlerde kızımın sonbaharda başlayacağı orta okulu bir turladım. Tur rehberlerimiz takdir almış 7. sınıf öğrencileriydi, bir şekilde hem super rahat hem de çok arkadaş canlısı tiplerdi. Havalı saçları olana yanaşıp okuldaki çocukların çoğunda iPhone olup olmadığını sordum. "Bazılarında var evet, ama bende yok." Gözlerim faltaşı gibi açıldı. "İhtiyacım yok" dedi, "çok dikkat dağıtıyorlar. Ona ayıracak vaktim yok." (Ebeveynlerinin de bununla alakası vardır diye tahmin ediyorum.) Okulda olmadığı zaman arkadaşlarıyla nasıl konuştuğunu sordum."Dizüstü bilgisayarımdan veya iPad'imden Facetime yapıyorum, o anda hangisini kullanıyorsam. Veya sadece yazıyorum." Diğer rehbere de aynısını yapıpı yapmadığını sordum. "Flip Phone'um var (kapaklı eski model cep telefonu.) Şapşal bir şey." deyip güldü. Arkadaşı da güldü. Onların yaşındayken benim odamda olan Miki Fare telefonumdan, telefon kulağımı iyice ısıtana dek nasıl saatlerce konuştuğumdan bahsettim.
Benim kızımın kaderi mühürlendi: Gelecek sonbahar kapaklı telefon kullanan şapşal çocuklardan biri olacak. Eğer miki fareli bir telefon bulamazsam. İyi şanslar, şapşal takımı! Bunu başarabiliriz! #16için16 #billgates #çocukluk
İçtenlikle senin, (saygılarımla diye çevrilebilir...)
The Town Prude (Kasaba namuslusu? )
------------------------------------------------------------------------
gibi gibi... Benim için aydınlatıcı bir yazı oldu, sizin için de öyle olmuştur umarım. Orjinal linkte yazının sonunda çocuklar için bir de kamera önerisi ve
ebeveynler için kitap önerileri var fakat buraya koymadım. Bana kalsa çocuğu okula hiç yollamamak daha sağlıklı ama pratikte onu başarmak pek kolay değil galiba. Bir de bilgisayar oyunu konusunda fazla korumacı olmaya gerek yok gibi geliyor bana açıkçası, oyun sonuçta, ama neyse tamam. Selamlar sevgiler!